Monday, August 19, 2013

Neden öğrenemiyoruz ve neden unutuyoruz ?

1- Hep şöyle düşünmüşümdür: öğrenme, bir insanın zihnine bilgi transferidir. Ama bu doğru değil. çoğu eğitimci, öğrenmeyi bir davranış değişikliği olarak tanımlıyor. Bu yüzden öğrencileri "bilir" değil, "yapabilir" kılmamız gerekir. 

Şimdi düşünelim.. En iyi öğrenme ne zamanlar oldu hayatımızda ? 




Bir ihtiyaç üzerine.. yani siz mesela, nasıl web sayfası tasarlanacağını merak edip araştırıp (kursa vs katılıp) uyguladığınızda oldu. 

Eğitim ortamında bu ihtiyacı nasıl hissettirebiliriz ? 
Soru sorabiliriz 

Fakat bence en önemli araç, gerçek dünyadan (Otantik) bir senaryo kurup öğrenciyi kahraman rolüne atamaktır. 

Şimdi işletim sistemleri dersinde günümüz işletim sistemlerini bu yolla nasıl öğretebilirim ? 

Öğrenciye şöyle bir senaryo verilebilir: "Çalıştığınız kurumda web tabanlı bir uygulama kurulacak, Size hangi işletim sisteminin seçileceğine karar vermeniz istendi ? Ne yapardınız ?" 

Senaryo komik, heyecanlı veya daha kişisel de yapılabilir. mesela her durumda windows diye tutturan bir karakter de senaryo da olabilir ve buna cevap yetiştirmesi istenir. 

Şimdi kalıcı kısmına gelirsek bu hatırlamayla ilgili.. 

Lisede mesela biyoloji dersinde o kadar çok şeyi zihnime almıştım (ezber değil), fakat şu anda büyük bir bölümü yok. 

zihne alınan bilgilerin 3 hafta sonra %15'inin hatırlanabildiğini bir makalede okumuştum.. Koca makaleden belki boyle birkaç bilgi kaldı zihnimde.. Neden diğer kısımlar yerine bu kısım kaldı? 

Hafıza sıradan/önemsiz şeyleri unutmaya daha yatkın. Onun bu doğal işleme halini kırmak için suprizlere, duygulara ihtiyacımız var.. Öğrenme ne kadar çok boyutlu olursa o kadar kalıcı olur.. Mesela işletim sistemini seçerken, korkulsa (mesela farklı bir grupla yarışsalar) daha kalıcı olur.. Suprizler de bilginini kalıcı olmasına hizmet eder.. Hatırlama için Mutlaka bilgiyi sıradanlıktan çıkarmalıyız.. 

Bu arada daha önce yazdığım bir yazıyı da burada paylaşmak istedim: 

http://dusmuyorsan.blogspot.com/2012/07/nasl-bir-bilgisayar-muhendisligi.html 


Şimdilik bu kadar..

No comments:

Post a Comment